Bu alınan yeni karar ile belediyelerin yatırımları mı engelleniyor?

Hükümet tarafından alınan yeni karar ile 2021 bütçesiyle yerel yönetimlerin dış borç kullanması, borçlanma limitleri adı altında sınırlandırılıyor. Bu kararı değerlendiren İYİ Parti Mersin Milletvekili Zeki Hakan Sıdalı, ‘’Bundan iki anlam çıkartabiliriz: Birincisi, hazine garantörlük yapamayacak kadar boşalmıştır. İkincisi, özellikle kazanamadığınız belediyelere ceza vermek istiyorsunuz’’ dedi.

Sıdalı konu ile ilgili olarak şu açıklamalarında bulundu;

DIŞ BORÇLANMAYI YASAKLAYAN KARAR

2021 bütçesiyle yerel yönetimlerin dış borç kullanması, borçlanma limitleri adı altında sınırlandırılıyor. İktidar, belediyelerin teknoloji ve yüksek meblağda yatırım arayışlarında “Kaynak için bana gelmeyin, dış borçlanmada hazine garantisi veremem.” diyor yani dış borçlanmayı bir anlamda yasaklıyor. Bundan iki anlam çıkartabiliriz: Birincisi, hazine garantörlük yapamayacak kadar boşalmıştır. İkincisi, özellikle kazanamadığınız belediyelere ceza vermek istiyorsunuz.

BELEDİYELERİ BORÇ BATAĞINDA TESLİM ETTİNİZ

Bu düzenlemeyle İstanbul metro yatırımları için Mersin, Ankara ve İzmir kentsel su iletim hatlarının yenilenmesi için devlet desteğinden yoksun bırakılıyor yani muhalefete su yok; ne de olsa sizden değiller. Bu eleştirilerimize karşı iktidar, belediyelerin borç yükünü ileri sürecektir. Evet, haklılar; 31 Mart öncesinde “Maaşları bile ödeyemezler.” dediğiniz belediyeleri borç batağında teslim ettiniz.

BELEDİYELER NEDEN BORÇ BATAĞINDA?

Ama sormak lazım: Belediyeler niçin borç batağında? Bu belediyeler Ali Dibolardan devralınmış, belediyelerin bütçesini, Ali Dibolardan devralanlar milletin hizmetine verecektir. Rakamlar ortada, ben söylemiyorum, siz söylüyorsunuz; Ağustos 2020’de yayınlanan Maliye Bakanlığı raporunda 2014-2018 arasında mahallî idarelerce kullanılan hazine garantili dış borç stoku toplam 3 milyar 649 milyon dolar. Bu borcun yüzde 19’u Bursa’ya, yüzde 19’u Samsun’a, yüzde 9’u İstanbul’a, yüzde 8’i Antalya’ya ait. Dolayısıyla, hazinenin garantili dış borçlanmasında net bir şekilde iktidar belediyeleri kollanmış.

BİZ-SİZ AYRIMI

Bu rakamlar sizin karneniz, rakamlar diyorlar ki: “Bizdense ne isterlerse verin, bizden değilse aman ha!” Hani, halka hizmet, Hakk’a hizmetti; ne değişti? Belediyelere halk yetki verdi ama siz para vermediniz, borçlanmayı da kayırarak saadet zinciri kurdunuz. Kendi belediyelerinizde kentlerimizin su kayıp kaçaklarını azaltmak yerine para, verimsiz yatırımlara yönlendirildi. Bugün İstanbullular, Antalyalılar, Bursalılar ucuz su tüketemiyorsa sorumlusu sizin belediyeleriniz, sizin yanlış borçlanma izinlerinizdir.

RAYLI TOPLU TAŞIMA SİSTEMLERİNE İHTİYAÇ VAR

Bakın, son yıllarda nüfus artışına paralel olarak şehir içi ve şehirlerarası toplu taşımacılık alanında raylı toplu taşıma sistemlerine büyük ihtiyaç var. Özellikle, nüfusu 1 milyon ve üzerinde olan şehirlerimizde önümüzdeki yıllarda binlerce kilometre raylı ulaşım ağı ve yüzlerce raylı ulaşım aracı gerekli. Şu anda Türkiye’nin şehir içi raylı ulaşım sistemlerinin uzunluğu 500 kilometre, bu uzunluğun 2035’te 1.500 kilometre olması hedefleniyor. Bu hedeflere karşı siz ne yapıyorsunuz? Bir belediye, iki yıl önce durdurulan metro hatları için kendi girişimleriyle dış finansmanı buluyor ancak siz onay vermediğiniz için inşaatlar başlayamıyor.

Siz, şimdi kimi cezalandırıyorsunuz? Oradaki seçmen sizin veya başkasının bunun hesabını sormayacak mı? İşte, sizin anlayışınız bu. Belediyelere yetki var, gelir yok, borçlanma yasak. Bu millet iradesine kelepçe vurmaktır, millet iradesini cezalandırmaktır. Bu mu sizin demokratlığınız, millete saygınız? Kayıplarınızı siyasi ranta çevirmek için tüm belediyeleri cezalandırıyorsunuz.

RAYLI SİSTEM YAPILACAK DENİLEN ŞEHİRLER

Bakın, gelecekte Trabzon, Rize, Erzurum, Erzincan, Elâzığ, Malatya, Diyarbakır, Şanlıurfa, Kahramanmaraş, İskenderun, Denizli, Aydın, Uşak, Afyon ve Isparta’ya raylı sistem yapmayı planlıyorsunuz. Borçlanma izni olmadan bu kentlere metro nasıl gelecek? Bu toplu ulaşımı engellemek değil mi? Vatandaşlarımızın ucuz ulaşıma ulaşmak hakkı değil mi? Yarın bu illerde vatandaşlarımız ucuz ulaşıma erişemiyorsa sorumlusu siz olacaksınız.

KÖİ’LERE PARA VAR, UCUZ ULAŞIMA PARA YOK

Bakın, Kanal İstanbul’a para var, metroya para yok; KÖİ’lere para var, ucuz ulaşıma para yok. Belediyeler, bugün batık durumdaysa bunda iktidarın hiç mi suçu yok? Bütün suçlu bu borçlanmalara imza atan belediye başkanları, belediye meclis üyeleri mi? Belediyeler böyle borçlanırken bu borçları onaylayan Hükûmet ne yaptı? Bu borçlanmaların verimliliği, geliri sorgulanmadı mı? Bugüne kadar kaç belediyeye borçlanma hadlerinin üzerine çıkmasından dolayı ceza verdiniz, bunun kaç tanesi AK PARTİ’li belediyeler oldu? Şayet doğru denetleseydiniz, bu belediyeler böyle borç batağında olur muydu? Gelir getirici, istihdam yaratıcı projelere onay vermiş olsaydınız, bu belediyeler borç içinde yüzer miydi?

BELEDİYELERİN BÜTÇELERİ ARTIRILMADAN YATIRIM OLMAZ

Sayın milletvekilleri, kamuoyuna yansıdığı kadar reform arayışındasınız. Bu kapsamda, makroekonomide ve yerel yönetimlerde düzenleme planlıyorsunuz. Reform ajandanızda yerel yönetimlerin olması doğru, tam da oradan başlamalısınız. On yıl içinde nüfusun yüzde 65’i 15 metropolde toplanmış olacak yani metropollerde 55 milyon insan yaşıyor olacak. Bugünün sorunlarına karşı iş birliği küresel, koordinasyon ulusal ancak çözümler yerel önceliklere göre olmalı. Belediyelerin bütçelerini artırmadan; kentlerin büyüme, gelişme, ihracat hedefleri olmadan ülkenin de ihracatını büyütemeyiz.

HANGİ YÖNDE REFORMLAR YAPILMALI

Ankara’dan her kente aynı reçeteyi hazırlayarak kentlerin kendine özgü sorunlarını çözemeyiz. Reform ajandanız pandemi sonrasında makroekonomiyi toparlayacak çözümlere de odaklanmalı. Reformlarınızın merkezine istihdam yaratmayı ve iklim değişikliğiyle mücadeleyi hedefleyen, rekabetçiliği ve döngüsel… Kamunun yapacağı yatırımlar yeşil kamu yatırımları şeklinde olmalı. Bunu yaparken tarım, sanayi, enerji, dış ticaret politikaları, yatırım destek ve teşvikleri, yerel yönetimler ve bölgesel kalkınma gibi başlıkları da birbirine entegre etmeliyiz. Makro politikalar için yeşil bütçeleme uygulamaları hayata geçirilmeli.

Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat bağlamında 2021’de sınırda karbon vergileriyle karşılaşmadan önce Türkiye’de geniş tabanlı, çevreci vergi reformu yapılmalı. Vergi yükü iş gücünden kirliliğe kaydırılıp ekolojik denge gözetilerek yeniden tasarlanmalı. Fosil yakıtlara yönelik sübvansiyonlar kaldırılıp mali teşvikler karbon yoğun sektörlerden karbon düşük sektörlere kaydırılmalı ve ülke içinde karbon emisyon ticaret sistemi aktif hâle getirilmeli. Bu politikaların yerel düzeyde tamamlayıcısı olarak yerel yönetimlerce çevreye duyarlı bütçe uygulamaları hayata geçirilmeli. Türkiye’nin, tıpkı komşuları gibi, Paris Anlaşması’nı merkeze alan, 2050 yılı iklim nötr olma hedefi oluşturulmalı.

Bu kapsamda kimsenin geride bırakılmadığı adil ve kapsayıcı geçiş planları hazırlanarak kömürden çıkış senaryosu açıklanmalı. Çin bile Avrupa Birliğiyle ticari engellerle karşılaşmamak için 2060 yılında karbon nötr olma planını ilan ederken ülkemiz bu gelişmelere maalesef kayıtsız kalıyor.

Özel sektör yatırımlarının dijital ekonomiye, inovasyon ve yenilikçiliğe, düşük emisyon teknoloji ve uygulamalarına yönlendirilmesi için siyasi irade beyan edilmeli. Orta ve uzun vadede güçlü bir politika sinyali verilmeli. Denizcilikte mavi ekonomi, ulaştırmada multimodal taşımacılık, dış ticarette intermodal lojistik, tarımda organik ve ekoetiketleme ile kentleşmede dirençli yeşil kentler, yeşil bina ve yeşil altyapı uygulamaları hayata geçirilmeli. Enerjinin bir merkezde üretilip dağıtıldığı, birkaç büyük şirketin tüm sektörü kontrol ettiği ve baz yük santrallere dayalı, fosil, hantal ve verimsiz bir enerji sisteminin yerini üretimi yerelleştiren, kendine yeterliliği ve enerji verimliliğini ön plana çıkaran akıllı bir şebekenin yönettiği, küçük şirket ve kooperatiflerin mülk sahibi olduğu demokratik yeşil enerji sistemi, düşük karbonlu yeni enerji düzeni olmalı.

KURAKLIK İZLEME BİRİMLERİ KURULMALI

Bugün kuraklıkla mücadele ederek çözüm için yerelde kuraklık izleme birimleri kurulmalı, kayıp kaçak oranı düşürülmeli, asfalt ve beton kullanımı minimum düzeye çekilerek toprağın su geçirgenliği artırılmalı. Yeşil altyapı dirençli kentler kurgulanmalı. Tıpkı mali bütçeler gibi, yıllık su bütçeleri hazırlanmalı, yağmur suyu hasadı seferberliği başlatılmalı. Suyun arzını değil, talebini yönetmeye odaklanılmalı. Görüyorsunuz, yapacak çok işimiz var. Kâr için değil, insan için kentler inşa etmeli; kâr için değil, insan için yönetimler kurulmalı; kâr için değil, insan için devlet önceliğimiz olmalı. Devlet bir şirket mantığıyla yönetilemez.

Reform ajandanızda bunlar yoksa merak etmeyin, İYİ PARTİ iktidarında Türkiye’nin yüzünü güneşe döndüğü, sırtını rüzgâra verdiği reformlar yapılacak ve milletimiz için güneşli bir gelecek inşa edilecektir.

Değerli milletvekilleri, iktidar belediyeleri sayesinde, iddia edildiği gibi, çöp, çamur, çukurdan kurtulduk mu, bilmiyorum ama borç batağına saplandığımızı biliyorum. Artık bu Hükûmetin küresel vizyonu ve yönetimi bizi ileri taşıyamıyor hatta geriletiyor.

Demokrasilerde terazinin sahibi millettir. Millet siyasi geçmişinizi terazinin bir kefesine, sözlerinizi öbür kefesine koyacak ve en doğru kararı verecektir. Her terazide Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener liderliğinde İYİ PARTİ ağır basacak, Türk devletini geleceğe taşıyacak vizyonun başatı olacaktır. Vatandaşlarımız iyi yönetimi, bizim yönetimimizi hak ediyor.

Exit mobile version