GündemPolitika

Yargı reformunda neler var? CHP’den şok iddialar

Yeni çıkarılmak istenen yargı reformu hakkında CHP’den şok iddialar öne sürüldü. Konu hakkında açıklama yapan CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, 48 saat içerisinde Adalet Komisyonundan geçirilen yeni yargı reformu maddelerinin içerisinde, anayasal hak ve özgürlükleri sınırlandıran, iç hukukla ilgili 7 adet kanun teklifinin olduğunu iddia etti. Yargı reformunun içerisinde yer alan maddelerde,  Dernekler Kanunu’ndan Kabahatler Kanunu’na kadar, Ticaret Kanunu’ndan Yardım Toplama Kanunu’na kadar birçok kanunda değişiklik öngörüldüğünü söyledi.

CHP’li Bülbül, ‘’Kanun teklifinin içine bakıyoruz, o söyledikleri tavsiye kararlarından her şey var ama siyasiler yok arkadaşlar. 12 no.lu Tavsiye Kararı’nda açıkça siyasilerin hakkında “İç hukuk düzenlemesi yapılması gerekir, kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanının engellenmesi açısından bu Mali Eylem Görev Gücü’nün tavsiye kararını iç hukuka koyun.” dendiği hâlde böyle bir şey yok’’ dedi.

YARGI REFORMU

Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlemesine İlişkin Kanun Teklifi’nin birinci bölümü hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül şu açıklamalarda bulundu;

Bundan bir ay önce Adalet Komisyonuna Sayın Adalet Bakanı geldi. Sayın Adalet Bakanı, yargı reformu ve hukuk reformu konusunda Adalet Komisyonunda bulunan muhalefet partileri dâhil komisyon üyelerinden görüş almak istedi. Biz de üç saat, dört saate yakın bir şekilde görüşlerimizi ortaya koyduk. Biz bekliyorduk ki önümüzdeki yıl başına kadar yani bu ayın sonuna kadar yargı reformuyla ilgili, hukuk reformuyla ilgili kanun teklifleri gelecek diye bekliyorduk ama birden ayın 16’sında bir kanun teklifi geleceği söylendi ve İç Tüzük’e aykırı olarak, 48 saat beklenmeden Adalet Komisyonuna geldi. O bir gün içerisinde biz bu kanun teklifi konusunda çalışmalarımızı yaptık ve Komisyonda itirazlarımızı ortaya koyduk.

Anayasal Hak ve Özgürlükleri Sınırlandıran Bir Kanun Teklifi

Bakınız, arkadaşlar Kanun Teklifinin ismi ne? Kitle İmha Silahlarının Yayılmasının Finansmanının Önlenmesine İlişkin Kanun Teklifi. Kanun teklifine böyle baktığınız zaman bizim de üye olduğumuz OECD’nin içinde kara paranın aklanması ve terörün finansmanının önlenmesi nedeniyle kurulan mali destek gücünün tavsiye kararları ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin vermiş olduğu, terörün finansmanının önlenmesine ilişkin kararların iç hukukta düzenlenmesi diye düşündük. Sonra kanun teklifinin maddelerine baktığımız zaman bunun dışında 7 tane iç hukukta bulunan kanunun etkilendiği ortaya çıktı. Bakınız, Dernekler Kanunu’ndan Kabahatler Kanunu’na kadar, Ticaret Kanunu’ndan Yardım Toplama Kanunu’na kadar birçok kanunda değişiklik öngörülmüş. Biz şöyle düşünüyorduk, özgürlükçü, yargı reformunu ilgilendiren maddeler gelecek diye düşünüyorduk ama yine bir şey değişmedi, yine güvenlikçi kanun teklifleriyle toplumu da anayasal hak ve özgürlükleri sınırlandıran bir kanun teklifi dahi geldi.

Kara Paranın Aklanması Ve Terörizmin Finansmanının Engellenmesi

İsmine baktığımız zaman… Hemen gerekçeye bakıyorum, gerekçede 10 defa imzacı vekil arkadaşlar açıklamada bulunmuş, OECD’den bahsediyor, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden bahsediyor ve tavsiye kararlarının iç hukuka girmesi konusunda gerekli kanun düzenlemesi yaptıklarından bahsediyorlar. Kanun teklifinin içine bakıyoruz, o söyledikleri tavsiye kararlarından her şey var ama siyasiler yok arkadaşlar. 12 no.lu Tavsiye Kararı’nda açıkça siyasilerin hakkında “İç hukuk düzenlemesi yapılması gerekir, kara paranın aklanması ve terörizmin finansmanının engellenmesi açısından bu Mali Eylem Görev Gücü’nün tavsiye kararını iç hukuka koyun.” dendiği hâlde böyle bir şey yok. Sayın AK Partili konuşmacı arkadaşlar buradaki konuşmalarında demişlerdi ki “Bu konuda bize verilen tavsiye kararlarını yerine getirdik.”

Getirmedikleri nereden belli; bakın, arkadaşlar, Mali Eylem Görev Gücünün 12 no.lu Tavsiye Kararı’nda siyasi nüfuz sahibi kişilerle ilgili öneriler bulunuyor ancak ne hikmetse bu kanun teklifinde bu siyasi kişilerle ilgili hiçbir tavsiye kararını yerine getirmiş madde yok. Mali Eylem Görev Gücü tavsiye kararında faydalanıcıların siyasi bir kişi ya da kuruluş olabileceğini ifade ediyor, bu kapsamda, makul tedbirlerin alınması ve siyasi nüfuz sahibi kişinin aile bireyleri ve yakınları için de bu tedbirlerin uygulanması gerektiğini vurguluyor ama kanun teklifinde böyle bir şey yok.

Yani burada gerçekleri söyleyelim. Hiç kimse çıkıp da bize horoz dövüşmesiyle ilgili derneklerin bu kanunla bağlantısını anlatmasın, hiç anlatmasın. Böyle bir derdiniz varsa hayvanları koruma kanunu getirirsiniz, hep birlikte çıkarırız. Terörün finansmanıyla ilgili olmayan şeyleri burada bahsetmeyin. Bakın, açık ve net burada. Siz, terörün finansmanının önlenmesi, kara paranın aklanmasıyla ilgili olarak burada Mali Eylem Görev Gücü’nün 12 no.lu Tavsiye Kararı’nı yerine getirmiyorsunuz. Neden getirmiyorsunuz? Saray böyle istediği için getirmiyorsunuz. Getiremezsiniz, getirdiğiniz takdirde bu kimlere dokunacak siz bizden daha iyi biliyorsunuz ve dokunduğu zaman da Türkiye’de siyasilerin, siyasi nüfuz kullananların, yakınlarının ve ailelerinin mal varlıkları, hesap hareketleri nerede araştırılacak? Bu kanun hükmü yitirilmiş olsaydı o şekilde araştırılacak. Niye korkuyorsunuz arkadaşlar?

DERNEKLER KANUNU

AK PARTİ sıralarına bakıyorum, şu anda 20 kişi yok. Bu kanunda siyasilerin, bu kanun içerisinde, tavsiye kararına rağmen getirilmemesini neye bağlıyorsunuz, neden korkuyorsunuz? Bakın, net diyoruz: Getirin, Dernekler Kanunu’nda, düzenlemelerde de yargı kararını koyun; birkaç düzenleme de yapalım, ondan sonra bu kanun teklifini hep beraber geçirelim ama işinize geldiği zaman şunu yapıyorsunuz, işinize gelmediği zaman bunu yapıyorsunuz. O nedenle, burada doğruları söyleyelim arkadaşlar; net, benim sorum açık. Siz, Mali Eylem Görev Gücü’nün 12 no.lu Tavsiyesi’nde bulunan faydalanıcıların; siyasi bir kişi ve kuruluşlarla ilgili makul tedbirlerin alınması ve siyasi nüfuz sahibi kişinin aile bireyleri ve yakınları için bu tedbirlerin uygulanmasıyla ilgili mevzuat değişikliğini niçin getirmiyorsunuz? Kimden korkuyorsunuz?

Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifinde derneklerle ilgili maddeler var yani, bakıldığı zaman “insaf” dedirtiyor. Ya bu kanun Süleyman Soylu kanunu; bu kanun Anayasa’yı tanımayan, hukuku tanımayan, hukuk devletinden zerre kadar nasibini almamış Süleyman Soylu denilen kişiye yetki veren bir kanun. Neyine güveniyorsunuz? Siz, dernek organlarını görevden uzaklaştırma yetkisini kesinleşmiş yargı kararı olmadan İçişleri Bakanına veriyorsunuz, ondan sonra çıkıyorsunuz “Yetmezse” diyorsunuz. Neye göre yetmezse? İçişleri Bakanı takdir edecek. “Anayasa’yı tanımam, AİHM’i tanımam.” diyen İçişleri Bakanı karar verecek, “Yetmezse” diyecek ve dernek faaliyetlerini durdurma yetkisini veriyorsunuz yargı kararı olmadan. Böyle şey olabilir mi? “Terörün finansmanının aklanmasıyla ilgili, kara paranın aklanmasıyla ilgili, uyuşturucuyla mücadele suçlarıyla ilgili yetkiyi veriyoruz.” diyorsunuz. Ya, geçiniz. Soma’dan yola çıkıp da Soma’da herhangi bir dernek “Somalı madencilere tazminat hakları verilmiyor.” dediği zaman onları da terörün içine sokuyorsunuz. Dışarı çıkıp da bir eylem yapan insanları da terörün içine sokuyorsunuz. Nerede özgürlükler, nerede hukuk güvenliği, nerede hukuk devleti?

ANAYASA’NIN 14 TANE MADDESİNİ İHLAL EDEN DÜZENLEME

Arkadaşlar, bu kanun teklifi öyle bir kanun teklifi ki Anayasa’nın 14 tane maddesini ihlal eden düzenlemeleri var. Ya, arkadaşlar, bu derneklerle ilgili kanun teklifinin 15’inci maddesi sadece Anayasa’nın 10 maddesini ihlal ediyor. Tabii, buna alışkınız, AKP’den gelen güvenlikçi kanun teklifleri Anayasa hükümlerini ihlal etmezse, yani, insaf diyoruz. İhlal edecek ki Anayasa’yı kendi istedikleri gibi kullanacaklar. İhlal edecek ki ne yapacaklar? Kamu İhale Kanunu’nda olduğu gibi istisnalarla yandaşlarına peşkeş çektirecekler. Sayıştay denetimini kaldıracaklar, Kamu İhale Kanunu’nun denetimini kaldıracaklar. Burada da muhalif derneklerin ifade özgürlüğünü, dernek kurma özgürlüğünü, örgütlenme özgürlüğünü bir kenara itip suskun toplum yaratılmak isteniyor. Suskun topluma biz hayır diyoruz arkadaşlar, hayır demeye devam edeceğiz.

Değerli arkadaşlar, bakınız, ilk başta ne yaptılar? 12 Eylül denince hemen bağırmaya başlıyorlar arkadaşlar. Sizler 15 Temmuzdan sonra çıkıp da sivil darbeyle, KHK’lerle, OHAL’lerle bu memlekette muhalifleri, muhalif dernekleri kapattınız, 375 derneği kapattınız. Bunun içinde Çağdaş Hukukçular Derneği vardı, Soma’da, Artvin’de vatandaşın, mağdur insanların avukatlığını yapan ÇHD vardı. Siz ne yaptınız? Çocuk derneğini kapattınız, UNESCO’yla beraber, birlikte projeler üreten çocuk derneklerini kapattınız. Şimdi, çıkmışsınız, İçişleri Bakanlığına yetki vereceksiniz, İçişleri Bakanı demokrat ya, hukukçu ya, yani her şey hukuk bağlıyor ya. Ya, arkadaş, Selahattin Demirtaş davasında “Ben AİHM’i dinlemem, dinlemiyorum.” diyen bir İçişleri Bakanına bu kadar yetki verilebilir mi? Verilemez arkadaşlar, verilemez. Arkadaşlar avukatlarla ilgili olarak da avukatlara da şüpheli işlem konusunda bildirim hakkı vereceksiniz. Sır saklama yükümlülüğü ne oldu? Ya, arkadaşlar, bakın, sizin adamlarınız ne diyor, ne diyor bakın? Hukukçular Derneği “Avukatlara ‘şüpheli işlemleri ihbar zorunluluğu’ getiren kanun teklifi ‘hukuk güvenliğini’ alenen tehdit etmektedir.” diyor.

 

İlgili Makaleler